20 Kasım 2011 Pazar

Çikolata Kazanına Düşsem

Bardağın dolu tarafından bakalım hayata deriz ya her zaman,

Eskiden olsa yapabilirdim bunu farkında bile olmadan.

Şimdiyse bardağı bile göremezken

Dolu tarafından bakmak da ne oluyor diyorum?!!

Peki ama beni bu kadar olumsuz düşünmeye,

Sebepsizliğe, isteksizliğe iten de ne?

Bir şey yapmak gelmiyor içimden.

Pamuk şeker yesem mutlu olan ben

Çikolata kazanına düşsem farkedemiyorum bugünlerde!!

Ruhumu yenilemem, yenilenen ruhumla eğlenmem gerek benim.

Kırmızı ojelerimle ellerime renk katarken

Rengarenk dostlarımla hayatıma neşe katmam gerek!!!

17 Kasım 2011 Perşembe

Bu insanlara neler oluyor?!

İnsanların en büyük sorunu okumamak bence. Eskiden olsa derdim ki insanların kendini geliştirmesi için şu nitelikteki kitapları okuması yeterli olur. Peki ya şimdi? Ne olduğu, hangi niteliğe sahip olduğu, hangi tarzda olduğu önemli değil; hatta ne için okuduğu da önemli değil. Çünkü öyle bir duruma gelmiş ki insanlar okumayı unutacaklar neredeyse. Eğitim zorunlu olmasa belki hayatları boyunca kitaba el sürmeyecekler.Sitemliyim arkadaş ben, sitemliyim hem de çok!! Kitap oku, dergi oku, internetteki bloglardan oku yeter ki oku! Soru sormak, merak duymak güzeldir ama okuyup ya da akıl yürüterek bulabileceği bir cevabı neden illaki kolay yoldan bulmak istiyor bu insanlar anlamıyorum?! Geçenlerde gördüm; bir sitede adamlar defalarca aynı soruya cevap vermişler, neden mi? İnsanlar anlamadığı için değil sadece doğru düzgün sitede yazılan yazıları okumadıkları için.Acıdım adamların haline, laf anlatamak değil dertleri okunmamak, okunmadığı halde eleştirilmek. Sonra bu insanlara ne oluyor diyoruz, ee olan şey belli gittikçe düz bakmaya başlıyorlar dünyaya. Okumayan bir toplum gelişemez, geri kalmaya mahkumdur. Boşa değil hala gelişmekte olan fakat bir türlü gelişemeyen bir toplum oluşumuz. Kızıyorum, söyleniyorumm; elime ne geçiyor?? Alnımın ortsında, iki kaşımın arasında bir kırışıklık dışında elimde kocaman bir hiç kalıyor! Elbet diyorum benim yetiştireceğim gençler de olacak, elbet beni örnek alacak birileri de olacak!Benim öğrencilerim böyle olmamalı. Benim öğrencilerim okumalı, öğrenmeli ve bundan keyif almalı. Kitap okumayı seven bir nesil ortaya çıkarmak istiyorum çok mu zor bu? Yüz bin kez söylersem belki olur neden olmasın?!:)))

16 Kasım 2011 Çarşamba

Ellerim Mürekkeple Boyanmadan

Yazmak, yazmak, yazmak... Dolma kalemimle, eski sarı yapraklara dökmek içimden geçenleri... Kelimelerimi özenerek seçmek ve silmeden, karalamadan yazabilmek tertemiz sayfalara. Ne özlemişim seni. Klavyeyle dost olduğumuz günden beri unuttum sandın belki de kendini. Nasıl unuturm seni sevgili kalemim?! Ellerim mürekkeple boyanmadan öğrenmedim ki ben yazı yazmayı :)) Haklı olabilirsin seni ihmal ettiğim konusunda; ama bilgisayarın da yeri de bambaşka. Sen bana özelsin, klavyemse dostlarıma diye düşünürken  bir arkadaşımın tavsiyesine kulak vererek kendimi burada buldum.:)) Yazdıklarımı kendime saklamam mı gerek yoksa paylaşmam mı bilemedim. Bir şeyler karalamak kendimi iyi hissetmeme sebep oluyor ve sanırım bunları paylaşmak güzel olabilir. Hem belki kendime bir şeyler katabilirim bu süreçte. 'Acaba'lar içinde eşe dosta okumak, beğenip beğenmediklerini sormak keyifli. Hadi bakalım hayırlsı...  Keyifli yazmalar bana, keyifle okumalar size! :)))